|
|
|
KAVGA KAVGA KAVGA |
|
|
|
emegin ve özgürlüğün için dövüş |
|
|
|
|
|
|
|
Çifte kavrulmuş |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Çifte kavrulmuş
Yurt dışı; hayallerimizi süsleyen, ulaşmak için kimi zaman hayatımızı tehlikeye attığımız bir mekandır. Sık sık olmasa da yurt dışına çıkmak için hayatlarını kaybeden insanların haberlerini okuruz gazetelerden.
İşte bu hayallerini gerçeğe dönüştürmek isteyen bir yakınım Türkiye'den geldi. Bilirsiniz yurt dışına çıkmak çok da kolay değildir. Herkes olmasa da bir çoğumuz şebeke aracılığıyla ya da dostlarımız aracılığıyla gelmişizdir. Dostum da herkes gibi ekonomik sorunlardan dolayı derdine derman olacağını düşündüğü bu ülkeye gelmek için, yüklü miktarda para döktü şebekeye. En sonunda hayalleri gerçekleşti ve hiçbir sorun yaşamadan geldi.
Adettendir bilirsiniz, yeni bir insan geldiğinde ona "hoş geldin"e gideriz. Ben ve birkaç arkadaş, bu adeti yerine getirmek için dostumuza "hoş geldin"e gittik. Aynı zamanda yılbaşını birlikte geçirecektik. Hoş, zaten çok sevdiğimiz bir dostumuz olduğu için bu adetin olmasına da gerek yoktu zaten, onu görmek için sabırsızlanıyorduk doğrusu.
"Hoş geldin" faslı bittikten sonra sohbete başladık. Nasıl geldiğini, gerişte herhangi bir sorun yaşayıp yaşamadığını konuşuyorduk. O ara bizimkilerden bir tanesi, sehpanın üzerinde bulunan lokumları yemeye başladı. Tabii bu arada sohbet devam ediyor, bizimki lokumları yerken "Kim getirdi?" diye sordu. Doğal olarak ev sahibi de "Bizim arkadaş Gül getirdi, çifte kavrulmuş" diye cevap verdi.
Yeni gelen dostumuz geliş hikayesini anlatmaya devam etti. Kendisini getiren adamı ve adamın defalarca bu yolla adam getirdiğini ama hala uçak korkusu olduğunu, bu yüzden yolculuk boyunca uyumak için viski içtiğini anlattı. Birden lokum yiyen arkadaş "Ya, seni Gül getirmemiş miydi, nereden çıktı şimdi bu adam?" diye sordu. Hepimiz birden şaşkınlıkla "Ne Gül'ü ya, nereden çıkarttın Gül'ü" deyince bizimki bizden daha çok şaşırarak "Biraz önce sorduğumda Cemal arkadaş Gül'ün getirdiğini söyledi, hatta ona övgüyle çifte kavrulmuş" dedi.
Hepimizi aldı bir gülme! Gülmekten karnımız yırtılacaktı. Tabii bizimki şaşkınlığını korur bir biçimde hepimizi süzüyor. Biz gülmekten yıkılırken, o şaşkın gözlerler ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Dayanamadı ve "Ya, neden gülüyorsunuz, komik olan ne ki? Anlatın ben de güleyim" dedi.
Ev sahibi arkadaş başladı anlatmaya. "Senin biraz önce yediğin lokum çifte kavrulmuş ve o lokumu Gül getirdi. Hüsnü'yü de, şebekenin adamı getirdi." dedi. Bizimki "hay Allah ben o soruyu sorarken Hüsnü'yü kastetmiştim, sen 'Gül getirdi, çifte kavrulmuş' deyince, sizin yörelerde kullanılan, anlamadığım bir övgüdür 'korkusuz, babayiğit' anlamında diye düşündüm. Ben de 'vay be, kadındaki yürekliliğe bak, büyük bir cesaret doğrusu' diye içimden geçiriyordum" demez mi.
Bu defa hepimiz gülme krizine girdik diyebilirim. Gülmekten gözünden yaş gelenler, karnını tutanlar, ayaklarını yere vuranlar, vb... Ama bizimki hala şaşkın şaşkın olayı anlamaya çalışırcasına gülenleri seyrediyordu.
Gülme faslı bittikten sonra gelen dostumuza jest olsun diye, çiğ köfte yapalım dedik. Çiğ köfte yoğrulurken bir taraftan da malzemeler hazırlanıyordu. Yeşillikleri yıkayan arkadaş, köfteyi yoğuran arkadaşa "Bu maydanozların hepsini mi yıkayacağız?" diye sordu. Arkadaş da "evet" dedi. Malzemeler yıkandı, çiğ köfte neredeyse hazır, ama maydanozların işi hala bitmemişti. Köfteyi yoğuran, neden bu kadar uzun sürdüğünü merak ettiği için maydanozları doğrayana baktı ve birden çığlık atarcasına "Maydanozların hepsini mi doğradın!" dedi. Arkadaş gayet sakin bir biçimde, "eveeet" diye cevap verdi.
Yine bir kahkaha tufanı başladı, iki demet maydanozun hepsini bizimki ince ince, özenerek doğramıştı. Maydanozları doğrayan, biraz önceki arkadaşın şaşkınlığıyla "Neden, hepsini doğramayacak mıydım?" demez mi!.. Köfteyi yoğuran, hem gülüyor hem de ona cevap vermeye çalışıyordu. "Bir demeti doğraman yeterli olurdu, diğer demeti çiğ köftenin yanında yiyecektik" dedi. Bizimkisi kafasını ellerinin arasına alarak sadece "hay allah" diyebildi.
O gün yanlış anlamalar günüydü, hepiniz bilirsiniz yıl başına nasıl girilirse öyle geçeceği rivayet olunur. Umarım hiç birimiz bütün bir yıl boyunca yanlış anlaşılmayız... |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
işçinün günlüğü |
|
|
|
|
|
|
|
www.günebakandüsleri.blogcu.com |
|
|
|
|
|
|
www.alinteri.org
www.atilim.org
www.kizilbayrak.net
www.komunarca.org
www.halkingunlugu.org
www.iscikoylu.com
sosyalist basının siteleridir |
|
|
|
|
|
|
|
üretmek yaşamı |
|
|
|
|
|
|
www.üreti-yorum.org
üretmek gerekiyor yaşamı tüm alanlarıyla |
|
|
|
|
|
|
|
Yaşasın Devrim ve Sosyalizm! |
|
|
|
|
|
|
www.ufukcizgisi.org
teoriyle pratiğin buluştuğu nokta ufkumuzun çizgisi |
|
|
|
|
|
|
|
geçlik gelecek ,gelecek sosyalizm |
|
|
|
|
|
|
Şentürk sonsuzluğa uğurlandı
HABER FOTOĞRAFLARI MALATYA (03.08.2007)- MLKP militanı Sefer Şentürk, dün memleketi Malatya'nın Akçadağ İlçesi'nin Kürecik'e bağlı Tataruşağı Köyü'nde ailesi, yoldaşları ve dostları tarafından sonsuzluğa uğurlandı.
Şentürk, 31 Temmuz günü Almanya'da, yakalandığı amansız hastalık sonucu yaşamını yitirmişti.
“Sefer Şentürk yoldaş ölümsüzdür/ ESP” pankartının açıldığı cenaze töreni saygı duruşu ile başladı. Konuşmalarda, Şentürk'ün izinden yürüneceği sözü verildi. 200 kişinin katıldığı törende, “Devrim şehitleri ölümsüzdür” sloganları atıldı.
Törene İstanbul ve Malatya ESP ile AvEG-Kon mesajlar gönderdi.
|
|
|
|
|