Taksim ruhuyla ileriye!
77 1 Mayıs’ının 30. yıldönümü; kendi taleplerini haykırmak için yola çıkan işçi, emekçi ve gençliğin devletin her türlü baskı ve zoruna karşılık büyük bir inanç ve irade savaşı ile Taksim’de ve her yerde kazanıldı! Kurtuluş savaşı yılları mizanseni yaratılarak birbiri arkasına sıralanan faşist, darbe sevici mitinglerle işçi sınıfını ve gençliği bu rüzgara katmak isteyenlere cevap; Taksim’de kudurmuş köpeklerin barikatları önünde, Taksim’e çıkan her sokakta ve Taksim’deki 2007 1 Mayıs’ının sınıf kavgası ve coşkusunun taşındığı her alanda verilmiştir.
Devrim-karşıdevrim çatışmasının düzey ve düzlemi, siyasal, toplumsal gerilim eksenleri, sınıf ve gençlik hareketinin o günkü nabzı 1 Mayıs’ın da rengini belirleyendir. 2007 1 Mayıs’ına da hemen öncesinde yaşanan katliamlar, laiklik- dincilik kutuplaşması, cumhurbaşkanlığı seçimleri, genelkurmay muhtırası vs. ile rejim içi savaşların toplumsallaşan bir rejim krizine dönüşmesinde ivme kazandığı bir tabloyla girildi.
Üniversitelerde yaşanan artan soruşturma terörü, faşist saldırılar gençlik hareketi içerisinde belli bir durgunluk ve hareketsizlik yaratsa da özellikle gençliğin kendi talepleri üzerinden kazanma ihtiyacının yakıcılaşması 2. dönemin başlamasıyla birlikte bir dinamizm yaratmıştır. Bir çok üniversitede soruşturmalara, yaz okullarına, artan yemekhane ve yol ücretlerine karşı çok büyük olmayan ancak yeniden bir ayağa kalkışı da içinde barındıran öğrenci eylemleri gerçekleşmiştir. Öğrenci gençlik 1 Mayıs’ta , -İstanbul dışında- kutlandığı her yerde başta diplomalı işsizlik ve ÖSS karşıtlığı olmak üzere kendi öz talepleriyle alanlarda yerini coşkuyla aldı. İstanbul dışında diyoruz çünkü devletin jandarma ve polisiyle 3 kişinin bile yan yana geldiği anda azgınca bir terör estirdiği İstanbul 1 Mayıs’ında antifaşist öfke ve sloganlar en başa yazıldı. Gençlik cephesinden de İstanbul 1 Mayıs’ına damgasını vuran tartışmasız bir şekilde kitle militanlığı ve antifaşist öfkeyle bilenen Taksim’i kazanma iradesiydi. Eylemlerin bütünündeki gençlik bileşimi öfkesi ve ataklığıyla öne çıktı.
1 Mayıs’ın hemen öncesindeki tabloya baktığımızda yaratılan 14-29 Nisan faşist histerisi öğrenci gençliğin azımsanmayacak bir bölüğünü kendine altlık etmeyi başarmıştı. Rektörlüklerin kontra mitinglere katılım için özel programlar ve çağrıları, faşist ADD ve ÇYDD çetelerinin burs vaadi ve burs verdiği öğrencilerin bursunu kesme tehditleri, medyanın kitle manüplasyonu ve “Harbiyeli öğrencilerin” darbeci mesajları vs. ile bir çok öğrenci bu mitinglere katılmış, katılmayan bir çok kesimi de bu hezeyanın etkisi altında bırakmıştı. Ancak tüm bunlar gençliğin içinde bulunduğu kuşatılmışlığa karşı yakıcılaşan özgürlük talebini, paralı eğitime ve diplomalı işsizliğe karşı çıkış arayan dinamizmini baskılayamamış hemen hemen tüm 1 Mayıs alanlarında diri bir vücut bulmuştur.
”1 Mayıs bizim de günümüz, 2007 1 Mayıs’ını kazanacağız!” demiştik. Laiklik-dincilik, neoliberal-faşist milliyetçi dalaşmasında taraf olmaya zorlanan gençlik, liselisi ve üniversitelisiyle kendi sınıf talepleri ve özgürlüğü için dövüşeceğini bu 1 Mayıs’ta göstererek kazanmıştır. Faşist terörün Taksim meydanına çıkan tüm yolları ablukaya alarak gözaltılar ve gaz bombalarıyla alana çıkışı engelleme çabası binlerce genç tarafından bertaraf edilmiş “Faşizme karşı omuz omuza” sloganları yine binlerce liseli ve üniversiteli tarafından bayrak yapılmıştır. Örgütlü, örgütsüz binlerce gencin “Hedef Taksim!” kararlılığı ve direnişi, buradaki militan ruh, belkide o gün sadece okuluna gitmek için evinden çıkan yüzlerce genci de kendine katmayı başarmıştır.
Gençliğin diri yüzüne sokağın, eylemin diliyle konuşmak yakışır. Bu 1 Mayıs’ta gençlik burjuvazinin ideolojik, siyasal-sınıfsal, ekonomik, sosyal her türlü saldırı bombardımanına karşılık işte bu dille konuşarak cevap vermiştir. Bir çok genç doldur boşalt 1 Mayıs’lardan usanmışlıkla Taksim 1 Mayıs’ına farklı bir ruh ve heyecanla katılırken, 1 Mayıs’a ilk kez katılmış olanlar da 30 yıl öncesindeki gibi Taksim ruhunu yaşayarak bugünün coşku ve hazzını hissetmiştir…
Devletin azgınca göstermekten çekinmediği faşist yüzü, tek bir sloganla bile onbinlerce gencin tek parça olmasını engelleyememiştir. Sadece İstanbul’da değil, Taksim ruhu tüm 1 Mayıs alanlarına akmış, gençliğin dinamizmiyle buluşmuştur. Taksim her yere taşınmıştır! Faşist İP çetesinin İzmir ve Ankara’da komünistlerin öncülüğüyle alanlardan def edilmeleri, bir çok yerde sendika ağalarının konuşmalarının “Taş, Yürek, Barikat Taksim Faşizme Mezar Olacak” sloganlarıyla kesilmesi bunu çok net göstermiştir.
1 Mayıs’ın Türkiye genelinde büyük resmine baktığımızda gerek eylemlerdeki gençlik bileşenin katılımı gerekse de pankart ve sloganlarına taşınan talepler bize bir noktayı bir kez daha göstermektedir. Neoliberal saldırıların bireyi her yönüyle darmadağın eden, yaşamdan beklentisini en alta çeken ve hayallerini yok eden, doğru ile yanlış arasında ona ulaşıldığı sanıldığı anda dahi daha büyük bunalımların içine düşürülen gençlik kuşağı bugün hiç olmadığı kadar paralı eğitim ve diplomalı işsizlik cenderesi karşısında karşı atağa geçecek bir dinamizm barındırmaktadır. 1 Mayıs’a öğrencilerin yoğun olarak katıldığı Ankara, İzmir, Bursa, Adana vb. illerde genel olarak paralı eğitim ve diplomalı işsizlik ile ilgili sloganları coşku ile haykıran gençlik bileşimi paralı eğitim ve diplomalı işsizliğe karşı kampanyamızın önemini bir kez daha hatırlatmaktadır. Yine bu bileşimlerin daha çok alansal talepler etrafında bir araya gelerek oluşturdukları gruplar, bu tarz şekilsiz oluşumlarla kendisini ifade etmesi gençliğin merkezi, kitlesel militan mücadele örgütünün, öğrenci sendikasının eksikliğini de bir kez daha göstermiştir.
Şimdi buradan, 1 Mayıs’ı 1 Mayıs’ta bırakmadan yol almak görevimizdir. Son süreçte tavan yapan siyasal, ekonomik, sosyal gelişmeler bir yandan sistemin açmazlarını büyütüp krizi derinleştirirken bir yandan da önümüzdeki dönem bir bütün olarak sistemin dolaylı veya dolaysız tüm baskı ve çözme mekanizmalarının bir üst düzeyde daha da etkinleştirileceğinin habercisidir. Burjuvazinin tüm bu saldırı bombardımanları (ideolojik, siyasal-sınıfsal, ekonomik, sosyal) söz konusu gençlik olduğunda daha “özel” bir önem kazanıyor. Çünkü geniş gençlik kitleleri hangi sınıf ve tabakadan olursa olsun, onun geleceği açısından “stratejik” noktada durmaktadır. O gençliği düzen içinde tutmaya, düzenden beklentilerin dayanaklarını örgütlemeye çalışırken asıl olarak ve aynı zamanda siyasal iktidarının yanında toplumsal dayanaklarını daha da genişletmeye çalışıyor. Bunu kontra mitinglerde gençliği yedekleme yönelim ve çabasıyla çok net göstermiştir. Tüm bunları bilerek ve görerek 1 Mayıs’taki politik kazanımın üzerinden yükselerek ilerlenmelidir.
Gençliğin sistemin her türlü manipulasyonuna karşı asla baskılayamayacağı özgürlük ihtiyacı, onun başat sorunu olan paralı eğitim ve diplomalı işsizlik sorunu öyle alttan alta ve yavaş yavaş değil, açıktan sınıfsal-toplumsal birer kriz ve patlama unsurları olarak devrimci bir krize dönüştürülmelidir. Protestoculuk, hayırcılık ve muhalefetle sınırlı demokratizm, o da dar bir biçimde yürütülen mücadelenin bugün hiç bir biçimde gençliğe ve gençlik hareketine yanıt olamayacağını biliyoruz. Tıpkı 1 Mayıs’taki gibi gençliğin militan eylem ruhunu mücadelemizin her evresine katarak ilerleyeceğiz.