Irak: Serbest Pazar! Iraklı: Meta!
Irak'ta işgal yılları
devirdikçe emperyalist kapitalizmin barbarlık boyutu tırmanıyor. Ebu Garip, toplu çocuk tecavüzleri ve şimdi
Emperyalist kapitalizmin özgürlüğü talan, sömürü ve yıkım özgürlüğüdür. Emperyalist işgal altındaki Irak'tan her gün gelen haberler, Lenin tarafından 1912'de analizi tamamlanıp enternasyonal proletarya ve emekçi halkların / sömürgeleştirilmiş ulusların en büyük düşmanı olarak hedefe çakılan emperyalizmin niteliğini deşifre ediyor; asalak ve çürüyen kapitalizm.
2007 Temmuz'una düşen haberler birkaç yıl önce uluslararası savaş karşıtı hareketin gündemleştirmeye çalışsa da, kısa süre sonra unutulan "organ ticareti"nin büyüyen oranlarda devam etmesinin yanı sıra kaçırılıp katledilmiş insanların cesetlerinin de meta olarak piyasa dolaşımına sokulduğunu anlatıyor.
Adam kaçırmalar ve binlerce dolarlık fidyeler istenmesi çığrından çıkmış durumda. Öyle ki, artık kaçırılanların cesetleri karşılığında birkaç bin dolardan, 50-60 bin dolara kadar pazarlıklar yapılıyor.
Londra'da yayımlanan Şark ül Avsat gazetesi muhabirleri bu ticareti dünyaya duyurdular.
Ailesiyle birlikte yaşadığı Bağdat'ın El Kadra mahallesinde silahlı bir grup tarafından kaçırılan emekli bir subay olan Ahmet Nizar Abdülaziz'in ağabeyi Muvafak Abdülaziz olayı şöyle anlattı:
Bizi onun cep telefonundan aradılar. Serbest bırakmak için 50 bin dolar istediler. Pazarlıklar sonucu bu para 35 bine düştü. Kararlaştırılan yerde parayı teslim ettik. "Yarın size oğlunuzun yerini söyleyeceğiz" dediler.
Nizar Abdülaziz'in diğer bir kardeşi Mücahid Abdülaziz de daha sonra yaşananları şöyle aktardı:
Sonunda ağabeyimin Bağdat'ın batısında bir mezarlıkta olduğunu söylediler. Oraya gittiğimizde yolun kenarında cesedini bulduk. Otopsi sonucu kaçırıldığı gece vurulduğunu öğrendik. Bize cesedini satmışlar.
Umm Ahmed'in kocası da kaçırıldıktan sonra öldürülmüş. Yaslı kadın, "Günlerce bekledik. Sonra bir adam bizi aradı. 'Kocanızın cesedini buldum ve onu Kerbela'ya gömdüm' dedi. Mezarının yerini göstermek için 10 bin dolar istedi. 6 bin dolarda anlaştık. Otopsi yaptırana kadar o cesedin kocamınki olduğundan emin olamadım" sözleriyle çaresizliğini anlattı.
Katliam denizinde ceset piyasası
İşgalin başından beri tahmini rakamlara göre 600 binden fazla sivilin öldüğü Irak'ın büyük kentlerinin etrafındaki yolların çevresinde her gün onlarca ceset bulunuyor. Bunların büyük çğunluğunun ne zaman, nerede ve kim tarafından öldürüldüğü bilinmezken, işgalcilerin işbirlikçisi kontra örgütler tarafından kurulan "özel" morglarda saklanan yüzlercesinin daha olduğu bildiriliyor.
Bu cesetleri fotoğrafları çekilip aileleriyle irtibata geçilerek pazarlıklara başlanıyor. Parayı denkleştiren aileler çocuklarının, babalarının, annelerinin cesetlerini alabiliyorlar. Fakat bu cesetlerin de büyük oranda parçalanmış ve organları eksik olması serbest piyasanın kurallarıyla uyumlu oluyor.
Ne diyordu serbest piyasanın ahir zaman peygamberi Adam Smith, "Arzı belirleyen taleptir."
Yani; anne ya da babalarının, çocuklarının cesetlerine para verecek insanlar olmazsa ne kaçırmalar olur, ne de fidye istemeler olurdu.
Zaten Irak'ta, dünya coğrafyasının o bölgesinde olmasa ve topraklarının altında onca petrol olmasaydı bugünkü gibi bir işgali ve talanın da konusu olmayacaktı.
Kapitalizm bir kez daha gören göz, duyan kulak ve anlayan bilinçlere haykırıyor; yıkın beni yoksa...